bİr fİncan ada Çayında
- BESLENME, SPOR, HAYAT
Ayrılık vakti geldi çattı! Evet bizde çok üzgünüz sizden ayrılacağımız için :( 2 tatlı cadı Beste ve Eylem olarak bizimle beraber bu yolda yürüdüğünüz için teşekkür ederiz. Kah birlikte güldük kah birlikte yeni şeyler öğrendik kah birlikte şaşırdık fakat en önemlisi sağlıklı yaşamı hayatımızın en önemli noktasına koyduk hep beraber. En motivasyonumuzun düşük olduğu durumlarda bile asla pes etmememiz gerektiğini, evde annemizin yemek yapmamış olmasının hemen fast fooda saldırmak olmaması gerektiğini ve en başta sağlıklı beslenme adına doğru bildiğimiz yanlışların aslında bizi daha kötü sonuçlara sürükleyeceğini öğrendik. Aynı zamanda sağlıklı yaşamdan kopmuş insanların tekrar hayata ve sağlıklı yaşama geri dönüş hikâyelerini okumak ve öğrenmek asla ama asla pes etmememiz gerektiğinin en büyük göstergesi oldu bu yolda hepimize. Tabiki bu süreç boyunca bir fincan ada çayımız yanımızdan hiç eksik olmadı, sağlıklı yaşama adım adım yaklaşırken ada çayının içimizi ısıtan ve bizi sakinleştiren aroması hep elimizi sımsıkı tuttu bu yolda.
Yolun sonuna geldiğimizde, bu süreç boyunca sizinle bir şeyler paylaşmayı hep beraber öğrenmeyi çok sevdiğimizi belirtmek isteriz. Umarım sizde her şeyden bizim kadar keyif almışsınızdır. Bir başka blogda görüşmek üzere. HOŞÇAKALIN VE SAĞLIKLI YAŞAMDAN ASLA KOPMAYIN!
2 Comments
Bu kadar bilgi birikiminin üzerine acıktıysak eğer, hayır durun sakın kendimizi fast foodun acımasız tatlı çekimine bırakmak yok. Sizlere acıktığınızda ve evde yemek olmadığında gidebileceğiniz yerleri sunuyoruz. Hepsine gönül rahatlığıyla gidebileceğinizi belirterek, çıkışta fast food yedikten sonra duyulan pişmanlığın ve üzüntünün zeresini duymucağınıza garanti veriyoruz. Yani bizim yolumuzdan giderseniz hem siz hem de vücudunuz mutlu olacak:) O zaman ne duruyoruz bize en yakın belirlenmiş restauranta gitme zamanı!!! Ve eğer restaurant yürüme mesafesi kadar yakınsa bu sefer arabayı karların altından kurtarmaya uğraşmak yerine yürüyerek karların tadını çıkaramaya ne dersiniz?
Şimdiden herkese afiyetler diliyoruz :) Havva’ya elma yasaklanmasaydı, Havva yine de o elmayı yer miydi? Her zaman bedenimiz mi gafil avlanacak canım? Tüm suçu ata yükleyip süvariyi aklamak da olmaz değil mi? Elbet de zihnimizin de yanıldığı noktalar var bu sağlıklı yaşam mecrasında. Mesela sorarım size: “Nerden çıktı o yasak kelimesi? Nerrrrden?”. Kelimeler sadece harflerin bir araya gelmesiyle oluşan sözcükler değil aynı zamanda bizim yüklediğimiz ya da yorumladığımız anlama göre şekillenen duygu-durum belirteçleridir. Zihnimiz kelimeleri her zaman gerçek anlamlarıyla algılamadığı gibi mecaz anlamı da yok sayıp sadece gerçek anlamıyla yorumlayabiliyor. Buna duygu-durum değişikliklerimiz,tecrübelerimiz ve dil kazanımındaki kaynakların işlevsel kullanımı gibi birçok faktörün sebep olduğunu ileri süren psikoloji bilimi, kelime yorumlamalarının ve kullanımının değiştirilerek algısal bozulmaların yok edilmesi üzerine birbirinden farklı onlarca çalışma yapıyor. Söz konusu sağlıklı beslenme olunca da “yasaklamak ya da yasağı delmek” kelimelerinin insan zihnindeki etkisini de yine bu algı yanılmaları üzerinden şu şekilde açıklıyor:
“Hayat tecrübeler kümesidir” derler. İyi ya da kötü aldığımız her nefes, yaşamımıza yeni bir deneyim olarak geri dönüş yapar, farklı perspektiflerden bakmayı öğretir bize. Bazen doğru bildiklerimiz yanlış bazen de yanlış bildiklerimiz doğru çıkar. Kimi zaman hayal kırıklığıyla kimi zaman ise sevinçle taçlandırırız yanılgılarımızı; ama ne olursa olsun aldığımız her nefes bize bir önceki nefesten bir adım önde olduğumuzu gösterir hep. Veeeee biz iki cadı, kısa bir ‘Kaybedenler Kulübü’ toplantısının ardından aslında kaybetmenin, yanlış bilmenin bir son değil yeni bir başlangıç olduğu kanısına bir kez daha vararak sizlerlerle -sağlıklı yaşam adına- doğru bildiğimiz ama al bu bilgiyi at çöpe tadındaki yanlışları paylaşmaya karar verdik. Bakış açınızı değiştirmeye hazır hissediyorsanız 1’e hissetmiyorsanız 2’ye basınız. (For English press 9 J) Düzenlemek için buraya tıklayın. Kilo Vermek ve Sağlıklı Kalmak için Sıkı Bir Diyette Olmalıymışız (Bak sen şu işe!)
Peki biz zihnimizi atın üstündeki idealist süvari, bedenimizi de dört nala koşan at olarak varsayarsak ne olacak? Süvari kendinden emin bir şekilde: “Bu kilolarla devam etmeyeceğim/Formumu korumam lazım!” coşkusuyla atın üstünde “Aman taş attım da elim mi yoruldu” diyerek yoluna devam ederken, bizim emektar atımız yavaş yavaş mahrum kaldığı besinlerden dolayı enerjisiz kalacak ve süvariye karşı olan öfkesiyle çatışarak “Şunu bir üstümden atsam da koşa koşa ilk bulduğum şekerlerle kendimi kaybetsem; fakat enerjimi yeniden kazansam.” derdine düşecek. Sonuç ise hepimizin her seferinde deneyip hayal kırıklığıyla sonlandırdığı olaydan farksız olacak elbet. At kazanmanın gururuyla şahlanacak, süvari ise tek başına dünyadan soyutlanmış bir şekilde karanlığa doğru yol alacak. İşte tam da bu yüzden sıkı diyet programlarından vazgeçip kısıtlamalardan kaçınarak –yani atı kandırarak- yolumuza devam etmek, bizi hedefimize doğru -biraz daha yavaş da olsa- emin adımlarla götürür amma ve lakiiiin illa ki götürür J . Zihin sıkı diyet programlarına kendini şartlamış da olsa bedeni ihtiyaçlarından (karbonhidratı-ekmek,pilav,makarna vb.- tamamen kesmek gibi) tümüyle mahrum bırakmak kısa vadede çözüm gibi görünürken; uzun vadede besin krizlerine yol açarak, kendini mahrum bırakmayan bireye göre kriz esnası ve sonrasında daha fazla tüketildiği gözlemlenmektedir. Bu yüzden bedeni mahrumiyet duygusundan uzaklaştırmak sağlıklı bir yaşam sürmek için birincil hedeflerimizden olmalıdır. Devamı mı? Bir sonraki post’umuzu bekleyin… :) :)
Merhaba sevgili okurlarımız, Bugüne kadar olan paylaşımlarımızda sizlere motive olmanın bin bir yoluna ve bahanelerden uzak durmanın imkânsız olmadığına dem vurduk. Sırada ise belki biraz bam telinize dokunacak ama sizi sağlıklı yaşama ve sağlıklı bir vücuda bir adım daha yaklaştıracak bir konumuz daha var: ÖZGÜVEN Kolektivist kültürün en büyük getirisi olarak sürekli toplumla iç içe etkileşim halinde yaşamamız, yalnızca kendimize değil karşımızdakilere karşı da sorumluluklarımız olduğu gerçeği gözümüzü açtığımız andan tekrar kapatana kadar her dakika bizimle beraber geliyor. Öz eleştirinin yanında toplumsal eleştiri, etiketlenme gibi genellikle acımasızca bulduğumuz yaptırımlara maruz kalıyoruz. Özellikle sağlıklı hayatı ihmal eden bireyler için eleştirel gözlere maruz kalmak kaçınılmaz bir hale geliyor gün be gün. Okulda, iş yerinde, ofisinizde kendi işinizin patronu dahi olsanız çalışanlarınız tarafından giydiğiniz her şeye eleştirel gözlerle bakıldığını düşünüyor ya da fark ediyorsunuz belki. Hatta yediğiniz her yemeğinizin, ağzınıza attığınız her lokmanın takip edildiğini düşünüyor giderek uzaklaşıyorsunuz yanınızdakilerden. Özgüveninizin bile sizden uzaklaştığını, sizi yalnızlaştırdığını fark ediyor ama bir türlü kabullenemiyorsunuz belki de. Televizyonda, ertesi bölümünü sabırsızlıkla beklediğiniz o dizideki başrol oyuncularının dik duruşunu, enerjisini, sağlıklı vücutlarına yakıştırdıkları yüzlerce kıyafetin dansını hayranlıkla izliyor; ama adım atmaktan korkuyorsunuz belki de. Kendi senaryonuzun başkahramanı siz olun! Gözünüzü kapatın birkaç dakikalığına. Neredesiniz? Kimsiniz? Kimlesiniz? Özgüveninizle el ele vermiş bakışlara aldırmadan dilediğiniz kadar yürüyor, dans ediyor içinizdeki çılgına göz mü kırpıyorsunuz? Benliğinizin farkında kendinize, attığınız her adıma yaslanıp etrafınızda olup biteni pozitif eleştiri olarak kabul edip yolunuza omuzlarınız dik mi devam ediyorsunuz? Sağlıklı bedenine kavuşmak isteyen herkesin hayalinin bu tür sorulara “evet” diyebilecek kadar güzel ama bir o kadar da buruk olduğunu sezer gibiyiz. Peki, neden pembe bulutların arasından gülümseyen hayallerde kalıyor bu güzel düşlerimiz? Neden harekete geçmekten bu kadar kaçıyoruz? Başaramamak mı kaygımız? “Başaramazsam elalem ne der?” e mi odaklanıyoruz sürekli? Neden başarmak varken başaramamaya odaklıyız? Neden kendi senaryomuzun başkahramanı olmak varken başkalarını izliyoruz kendi filmimizde? Bu kadar soruyla kafamızı meşgul etmek yeter. Sizler için özgüveninizi tazelemenin ve kalıcı motivasyon sağlamanın yollarını ararken işi hem uzmanına danışalım biraz teori kısmı hakkında bilgi alalım hem de teoriyi pratiğe döken bizimle aynı yollardan geçen başarı hikayelerinden bahsedip sevinçlerini paylaşalım istedik. Onlar başardı neden sıradaki biz olmayalım? Bir Demet Sevinç Gözyaşı |
| O da ne ! Verdiği 12 kiloyla “Yaşım da ilerledi, metabolizma hızım giderek düşüyor artık kilo vermek benden geçti.” Diyenleri Makbule Hanım karşılıyor bizi. Torunu doğduktan sonra temposu yoğunlaşan Makbule Hanım kilolarının günlük temposuna ayak uyduramadığının farkına vardıktan hem sonra kolları sıvamış. Şimdi mi? Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisine tekrar kavuşan Makbule Hanım, güzellikte de kızıyla yarışır derecede ne dersiniz? |
Sinan Bey(28) aşırı kilolarının getirisi olan kolesterol ve insülin direncinden muzdaripmiş. Kilolarının Beden Kitle Endeksinin çok üzerinde olmasından dolayı verilen diyetlerle bir noktaya kadar sonuç alıp geri kilo alımı yaşamış sürekli. Sürekli kilo alıp vermenin organ yağlanmasına sebep açmasıyla birlikte genç yaşlarını heba etmekten vazgeçmiş ve soluğu özel bir hastanenin genel cerrahi bölümünde almış. Geçirdiği bariatrik müdahalenin olumlu sonuç vermesiyle eski sağlığına tekrar kavuşan Sinan Bey, fazla kilolarının somut getirilerinden biri olan yaşlı görünümünden kurtulduğu için eskiden bir kez gülümserken artık iki kere gülümsediğini vurguluyor bizlere. Koruma döneminde de sağlıklı yaşam menüsüne devam ettiğini üzerine basa basa belirten kahramanımız “pes etmek” kelimesini lügatımızdan çıkarmamız gerektiği önerisini de sözlerine ekliyor. |
Veeeee Bir Fincan Adaçayında BONUSSS! Ekranların sevimli, yetenekli ve en azimli yüzlerinden biri olan Pelin Öztekin geçirdiği bariatrik ameliyat ardından verdiği bu pozla herkesi şaşırttı. Yaşadığı bir çok hormonal rahatsızlığın da üstesinden gelmeyi başaran Öztekin sağlığına kavuşma yolunda hızla ilerlerken sürekli paylaştığı fotoğraflarla yalnız olmadığımızı hatırlatarak gözlerimizdeki umut ışığının daha da parlamasına vesile oluyor. |
2 Tatlı Cadı
Beste ve Eylem
Ocak 2017
Aralık 2016
Kasım 2016
Ekim 2016